4 yılın ardından beklenen
''bir'' albümle değil, herkesi şaşırtarak ''iki'' albüm ile karşımıza
çıktı Duman. Ve herkesin merakla beklediği bu albüm(ler) hakkında
sorularımızı sormak üzere grubu ziyaret ettik.
Bir kere Duman ile röportaj yaptıysanız sonraki olası Duman
röportajı ihtimallerinden çekinebilirsiniz. Çünkü onlardan uzun cümleler
almak oldukça zordur. Ama bu röportaj son derece keyifli geçti. Ben
(İpek), Çetin'den biraz daha önce grubun menajeri Şermin'in harika bir
deniz manzarasına sahip ofisinde Ari ile sohbet ederken bunun sebebini
az çok öğrenmiş oldum. (Alın size tüyo) "Röportajlara geliyorlar ve
şarkıda ne anlatmak istediğimizi soruyorlar. Biz zaten şarkımızla bir
şey anlatıyoruz. Bir ne anlattığımızı sesli anlatmak saçma geliyor" dedi
Ari. Aslında oturup düşününce de hak veriyor insan. Ardından assolist
Çetin (günahını almayalım, araçta problem çıkmış), stajyerimiz Fulin ve
grubun geri kalanı geldi. Başladık sohbet etmeye. Yer yer derin
sessizlikler, yer yer kahkahalar. Beklendik ve beklenmedik bir sürü
parça ile karşılaşacağınız bu iki albüm zaman zaman sizi şaşırtacak,
zaman zaman da ağlatacak… Yine her duyguyu barındıran parçalar ile
kaşımıza çıktı Duman. Çok konuşulacak, çok sevilecek bir albüm (ups iki
albüm) daha...
"Konser" albümü, "Seni Kendime Sakladım" ardından da
Yakup'la yaptığınız "Karanlıkta" projesi ile oldukça yoğun günlerden
sonra, üç yıldır Duman ortada yoktu. Üç yılın kabaca toparlamasıyla
başlayalım.
Kaan: Dört yıl oluyor aslında. Konserler yaptık, arada askere gittik.
Parçaları düzenledik, hep beraber çalıştık, ettik bu albümü çıkarmak
için. Konser yani, başka bir şey yok. Genelde bu.
Batuhan: Evet, yurt içi, yurt dışı konserler. Zaten başka bir şeye vakit de kalmıyor. Provalar...
Albümlerdeki parçalar ne zaman oluştular?
Kaan: Bestelenişleri bayağı geniş zamanlara yayılmış olabilirler ama
son toparlamaya, son aranjmanlara gitmeden bir sene önce başladık ufak
ufak. Askerden döndükten sonra da yaptık. En uzun ön çalışmayı bu albüm
için yaptık diyebiliriz.
İZOLE ORTAMDA ÇALIŞMA
Albümü İrlanda'da kaydetme süreci var bir de. Onun hikayesi nedir?
Kaan: Parçaları yaparken aramızda konuşuyorduk bu albümü yurtdışında
kaydedelim mi diye. Menajerimiz de bu muhabbetlerden sonra araştırmalara
başlamış, bize birkaç örnek getirdi. Biz de arasından burayı seçtik.
Çünkü çok izole, konsantre olabileceğin bir yer.
Los Angeles'ta da bir yer düşünmüştünüz galiba?
Kaan: Los Angeles var, Seattle olacaktı.
Deneyip de sound'unu beğenmediğiniz bir yer de olmuş galiba?
Ari: Denediğimiz olmadı.
Batuhan: Memphis'te Sun stüdyosunda bir kayıt yaptık, belki odur dediğin.
Kaan: Elvis Presley'nin stüdyosu, ama orada kayıt yapılmıyor artık.
Batuhan: Turistik bir yer artık.
Ari: Beğenmedik diye bir şey yok ama.
Kaan: Müthiş bir yerdi yani.
Aradığınız şey neydi tam olarak? Buradaki ortamdan uzaklaşmak
mıydı, yoksa sound açısından mıydı? Buradaki stüdyolardan memnun
olmadığınız yanlar mı vardı?
Kaan: Bu müziğin senelerden beri yapıldığı bir yerde yapmak istedik.
Bir kültürü var, kayıt sistemi var, bir de orada deneyelim dedik. Daha
geniş bir stüdyo, ilk defa bu kadar geniş bir yerde çaldık. Masa (kayıt
masası) çok iyiydi, ses teknisyenimiz, James Durkin süperdi. Mix'çi Pat
Dunne, o da öyle. Güzel bir kayıt yaptık yani.
Batuhan: Stüdyo ortamı da çok iyiydi yani, tamamen konsantre olabileceğiniz bir ortam.
Kaan: Dublin'in birbuçuk saat dışında bir yer.
Batuhan: En yakın yer 20 dakika.
Stüdyolarda ekipman olarak farklılıklar vardı herhalde...
Kaan: Aletler değişmiyor fazla, onları nasıl idame ettireceğiniz
mesele. Buradaki teknisyenler de iyi, üç albümümüzde çalışan arkadaşlar
da çok iyi arkadaşlardı.
Peki teknik olarak mı sizde iyi bir his yarattı albümü İrlanda'da kaydetmek, yoksa psikolojik olarak mı?
Kaan: İkisi de. Bu albümü kendimiz yaptık, prodüktör de yoktu.
Tamamen kendi kendimizeydik, o yüzden en izole, en konsantre
olabileceğimiz yer bizim için en avantajlı yerdi. Orası o açıdan çok
iyiydi. Sabah uyanıyorsun müzik, akşam yatana kadar müzik. Başka bir şey
yok etrafta, hiçbir şey yok. Hayvanlardan başka!
Bundan sonra da tercih eder misiniz böyle uzaklarda albüm kaydetmeyi?
Kaan: Orada kayıt esnasında dedik zaten, bir daha buralara gelinebilir yani.
Ari: Kayıt için dedik ama.
ARTIK DAHA ÖZGÜR
Önceki albümlerde prodüktör olarak Murat Akad'la
çalışıyordunuz, şimdi grup olarak prodüksiyonu hallettiniz. Bu nasıl bir
fark yarattı sizce?
Kaan: Parçalar hakkında tamamen dördümüzdük, beşinci bir ses yoktu,
biz karar veriyorduk her şeye. Muhabbet ede ede, en güzelini bulana
kadar takıldık. Daha özgür oluyorsunuz her açıdan. Eski albümlerde de
özgürdük aslında. Burada daha da özgür oluyorsunuz bir şekilde.
İki albüm fikri nasıl oluştu?
Kaan: Zaman uzun olunca baktık parçalar gidiyor, 14, 15, 16, 17,
18... (gülüyor) 20 olmuş. 20 parça da bir CD'ye sığmıyor, böyle yaptık.
Bizim piyasamızda iki albüm risk gibi de görülebilirdi. Siz
de 4 şarkıyı dışarıda bırakalım tek albümle çıkalım diye düşündünüz mü?
Batuhan: Uzun bir ara olmuştu aslında.
Kaan: Yapmışız parçaları, dinleyici bekliyor, paylaşalım dedik. Daha fazlası daha iyi olur diye düşündük.
Şimdi 20 şarkı daha ekleniyor Duman kataloğuna, konserler de daha yoğunlaşacaktır herhalde...
Kaan: Konserler daha da yoğunlaşamaz herhalde, hep yoğundu. (gülüyor)
Ari: Evet, baştan aşağı yenilenmiş gibi olacak. Yeni şarkıları
dinlemek isteyecek herkes, biz de onları çalmak isteyeceğiz, repertuar
tazelenmiş olacak bir şekilde.
O KADAR EMEK, KALİTESİ DÜŞÜK MP3
Albüm çıkmadan önce internete düştü. Nasıl sızdı kayıtlar?
Kaan: Biz de tam olarak bilmediğimiz için kimseyi zan altında
bırakmak istemeyiz. Bir şekilde oldu çıktı, biz o kadar kaydettik, ilk
kez dinleyişleri kötü bir kayıtla oldu. Çünkü o çekimde bayağı bir
kalitesi düşüyor parçaların.
Asıl can sıkıcı olan kötü kayıtla dinlemeleri galiba. Yoksa insanlar dinlesinler ne güzel denebilir ama...
Kaan: Tabii canım, yoksa bugün zaten internette.
Bizim için dört negatif gün oldu işte, albüm çıkana kadar. Paylaşsın
insanlar müziği. Kaliteli bir şekilde dinlemek isteyenler gidip CD'sini
alacaktır. Ben de dinlemek istediğimde gidip CD'sini alıyorum.
Nasıl haberdar oldunuz internete düştüğünden?
Kaan: Menajer bizi haberdar etti. Tek tek birbirimizle paylaştık.
Büyük bir şey değil aslında, bütün dünyada oluyor bu durum. Biz de
yetişiyoruz işte. (gülüyor)
Batuhan: Konserden birkaç gün önce parçaları ezberlemek isteyenler için de fırsat oldu böylece.
CENGİZ BAYSAL ARTIK TAMAMEN DUMAN'DA
Cengiz Baysal da gruba katıldı bu arada, artık resmi dördüncü eleman olarak. Nasıl oldu?
Cengiz: Çok doğal oldu aslında. Daha önceki albümlerde de parça
yazımlarında birlikte çalışıyorduk, davul partisyonlarında fikir vermeye
çalışıyordum. Ama o aralar kendi albümlerimi de yapıyordum, kafamın
içinde başka projeler de vardı, değişik müziklerin peşinde de
koşuyordum. Bir dönem geliyor, müzikal olarak yapmak istediğiniz şeyler
kesişiyor. Doğal olarak kendinizi bir grubun içinde buluyorsunuz. Her
müzisyen için hayatının dönemlerinde limanlar oluyor, kendinizi müzikal
olarak, sosyal anlamda rahat hissettiğiniz. Böyle doğal olarak gelişti,
kendimi bu müziklerin bir parçası olarak hissediyorum.
Kayıtlarda üretim olarak daha fazla katkıda bulundunuz mu, rolünüzün genişlediğini hissettiniz mi?
Cengiz: İki parça yazdım, iki albümde birer parçam var. Bu bir
yenilik. Diğer tarafı; hep böyle çalışıyorduk zaten. Kaan, Ari, Batuhan
beni önceden de hiç bir stüdyo müzisyeni gibi hissettirmedi. Birlikte
provaya giriyorduk, şunu deneyelim gibi en akla gelmedik fikirleri
deneyene kadar, kaydı yapana kadar her türlü ihtimali gözden
geçiriyorduk. Bu albümde de öyle oldu.
Grubun gerisi için bir rahatlama da oldu mu, Cengiz Baysal'ın full-time üye olması?
Ari: Cengiz Baysal hocadır, (kahkahalar) o yüzden katkısı zaten tartışılmaz.
Kaan: Bu albümde ön çalışma biraz daha uzun olduğu için, konserde
çalıyormuşçasına bayağı bir döndük şarkıları. O yüzden bu albümde biraz
daha canlı çalım hissini vermişizdir belki bir aradayken. Önceden
parçalar albüm bittikten bir sene sonra konserlerde daha iyi oturuyordu.
Şimdi o süreci öncesine almış olduk. Parçaları oturttuk sonra kayda
girdik, öyle bir fark var.
YİNE AYNI EKİP, YİNE AYNI ENSTRÜMAN
Albümün sizin için öncekilerden farklı yanı nedir?
Kaan: Farklı bazı tınılar taşıyor. Sound farkı var, başka stüdyo. Bu kadar.
Batuhan: Onun dışında bir şey yok, yine aynı ekip, aynı enstrüman.
Kaan: Elimizden geldiğince doğal bir şekilde içimizden gelenleri çıkartmaya çalıştık işte. Farklılıkları siz tespit edin artık.
Albümlerin isimlerinin "Duman 1" ve "Duman 2" olması, ilk
albümle birlikte 10. yılınız olduğunu da düşünürsek yeni bir başlangıcı
mı ifade ediyor?
Kaan: Basit olsun diye düşündük. İki albüm çıkıyordu, bir isim
hissiyatı gelmiyordu. A-B, Alfa-Beta, 1-2 gibi düşünüyorduk, 1-2 de
klasik bir yöntem gibi geldi bize.
Hangi şarkıların hangi CD'ye gireceğine nasıl karar verdiniz?
Batuhan: Çok uzun düşündük. (gülüyor)
Kaan: Stüdyoda bir tahta vardı şarkıların isimlerini yazdığımız. Öyle
oynaya oynaya yaptık. Özellikle ayırdığımız, birisi ağır, birisi hızlı
olsun, ya da biri karanlık, biri açık olsun gibi bir ayrıma gitmedik.
Güzelce, sıkılmadan dinlenebilir bir liste yapalım dedik.
Batuhan: Birkaç tane değişik CD'miz olmadı da değil ama.
Kaan: Hızlı şarkılarımız var, orta tempolular, slow'lar... İşte onları dağıttığında bir liste çıkıyor karşına.
İlk başta kafamda bir albümde ağır ve damar şarkılar diğerinde de daha punk şarkılar gibi bir bölünme bekliyordum aslında.
Kaan: Şimdi öyle bir şey yaptığın zaman, damar üzerine damar artık orada patlayabilir çocuklar.
Ari: Damar damar üstüne binebilir o zaman!
Önceki albümlere göre politik yoğunluk daha fazla gibi. Dört ya da beş şarkıda hissediliyor bu.
Kaan: Her zamanki oranda tutmaya çalıştık aslında.
Ari: 20 şarkı olunca çokmuş gibi gelebilir.
Kaan: Ya çok olsun zaten. Dört beş de yoktur da, sen bir daha bir incele.
Batuhan: Hangilerini tespit ettin?
'Hayvan' var.
Kaan: 'Rezil' var, 'İyi de Bana Ne' var... Üç taneymiş işte. Ama
'Rezil' çok uzun olduğu için iki parça gibi algılanmış olabilir!
FUTBOL MUHABBETİ |
Duman'ı yakalarız da futbol muhabbeti yapmaz mıyız? Enteresan bir
dağılım var grupta. Ari dışında herkes Fenerbahçeli, Ari ise
Galatasaraylı. Röportajın yapıldığı gün ise Galatasaray'ın Hamburg
karşısında yenileceği gün idi:) Fenerlilerin ağırlığı var galiba grupta? Kaan: Var, büyük ağırlık var, 3’e 1. Üçün biri oluyor Ari! Ari: Nerede çokluk, orada... Alacağız maçı, ben inanıyorum ona. Stadın önemi yok, kupayı almak önemli bence. Kaan:
Batuhan’la hemen hemen her hafta Fenerbahçe maçına gideriz. Diğerlerini
de televizyondan seyrederiz. Futbolu spor olarak da seviyoruz.
Fanatizmin ötesinde. Var mı öyle bir araya gelip halı saha maçı yapma durumlarınız? Kaan:
Eskiden yapardık, sonra Batuhan son maçta bacağını kırınca, sanal alame
geçtik. Mesela biz manyaklık yapıyoruz, hep beraber aynı takımın içinde
olup Türkiye'ye kupa kazandırıyoruz. Dört kişi paslaşıyoruz.
|
ÖNCELİK TÜRKİYE'NİN
Daha evvel yurt dışı konserleriniz de oldu. Nasıl gelişti? Ve nasıldı konserleriniz?
Cengiz: Nasıl geliştiğini bilmiyorum açıkçası! (kahkahalar) Bana "Amerika'ya gidiyoruz, hazırla çantayı" dediler, gittik.
Kaan: Memphis'te bir organizasyonda Türkiye onur konuğuydu,
organizatörler de bizi düşünmüşler. Aretha Franklin, Santana falan var,
seve seve çalarız dedik. Organizatörler de biz gitmişken New York, Los
Angeles ve Washington'da birkaç konser daha ayarladılar. Çok iyiydi, çok
kalabalıktı, bayağı eğlendik. Ses sistemleri falan müthiş.
Cengiz: Rock geleneği çok oturmuş olduğu için gittiğiniz her kulüpte çok rahat ediyorsunuz sound açısından.
Sade bir kapak, sizin fotoğraflarınız yok bu sefer. Nasıl çıktı bu fikir?
Kaan: Biz tercih ettik bunu, sade olsun dedik, geri kalanını onlar
yaptılar. Kendiliğinden oluşuyor bunlar, biz yeni bir döneme geçiyoruz
denmiyor ama sizi götüren ortam, başka plak şirketi, kendi
prodüktörlüğünüzü yapıyorsunuz, yeni bir dönem oluyor kendiliğinden.
BEST OF İÇİN ERKENDİ
"Best of" albümü ve "Konser" albümü çıktı. Onlarla ilgili görüşleriniz neler?
Kaan: Plak şirketlerinin bütün dünyada yaptığı normal işlerdir
bunlar. "Greatest Hits" miydi, "Best of" muydu, onun için biraz erken
olduğunu düşündük, aslında dokuz senede yapılmaz yani.
Ari: Sene olarak bakma abi, üç albüm olarak bak.
Kaan: Yani bu bir pazarlama yöntemi, para kazanıyor insanlar sonuçta.
Biz o konuların içinde hiç olmadık yani. Bize danışılmadı en azından,
bir tanıdık geldi "A sizin albüm çıkmış" diye getirdi.
Batuhan: Evet, sokakta öğrendik biz de.
Kaan: Dinleyen, seven biri için bu tarz şeyler koleksiyon için iyidir yani, o yüzden iyi bir şey.
Böyle bir dönemde albüm çıkarma fikri korkutmadı mı sizi, kriz vs?
Kaan: Yok, biz dedik çıkaralım, alan alır. Satılmazsa da biz yapmış
oluruz. Plak şirketi ilgileniyor o kısımla biz sadece müziğimizi
insanlara iletelim ve konserlerde de onlarla çalıp söyleyelim istiyoruz.
Kriz tabii herkesi etkiliyor. Ama bizim olayımız mümkün olduğunca
konserler vermek ve dinleyici ile paylaşmak. Bizim için konserler
önemli, plak şirketi için ise satış. İlk albümümüzden beri hiç satış
kaygısı taşımadık.
Birkaç provanıza denk gelmiştim, müzik alıp başını gidiyordu. Parçalar da öyle oluşuyor herhalde?
Kaan: Evde kim yapıyorsa yapıyor beste, ardından da aranje ediyoruz.
Ama senin denk geldiğin bizim çalışmalarımızın %60'ını oluşturuyor
zaten. O bir parça üstünde çalışma değil de tamamen boşluğa kendini
bırakıp çalmak. Oradan da bir şeyler çıkıyor onları da konserlerde
aralara serpiştiriyoruz ya da fikirler geliyor aklımıza.